Ben izinlere resmi tatiller de dahildir diye biliyorum. Aksi takdirde haftasonları da tatilden sayılmaması gerekirdi ama sayılıyor...

Edit: 10 iş günü izin almıştım demişsin normalde izinler iş günü olarak verilmez acaba seninki özel bir durum mudur?

Benim çalıştığım yerde (kamu kurumu diyelim) hesaplar iş günü üzerinden yapılıyor. Hafta sonları ve Resmi tatiller katılmıyor. Mesela 10 gün izin alındıysa, bu 10 iş günü yani resmi tatil yoksa 2 haftaya tekabul ediyor. Arada resmi tatil varsa (misal 23 Nisan) 2 hafta + sonraki haftaki Pazartesi günü izne dahil oluyor.

O zaman ben ceavbımı geri alıyorum. Benim dediğim özel sektör için. Kamu kurumlarını bilemiyorum...

adı üstünde iş günü. bu yüzden dediğiniz doğru yalnız bir ayrıntıyı kaçırmayın sakın: 1 mayıs bu sene resmî olarak tatil değildi. eğer gelecek sene aynı günlerde izin almış olsaydınız dediğiniz doğruydu. ama dediğim gibi, bu sene 1 mayıs resmî tatil değildi.

haklısın ama özel bir şirkette isen haklılığın bir şey ifade etmiyor ne yazık ki, biz 1 mayısta çalıştık bile ofis ahalisi olarak.

@beccaria
1 mayıs bu sene resmi tatildi.

1 mayıs resmi tatildi ama kamu kurum ve kuruluşları sadece bu seneye özgü olarak çalıştı galiba, duyurularda karşılaşmıştım.
ondan olabilir.

ludwig öyle şey olmaz, bir maısta çalıştırsalardı senin bordronda 2 kat maaş göstereceklermiydi hayır. 10 günde ısrar et fakat cumartesilerde izinden sayılıyor onda diklenme pek. olmadı mesaj at bana ben sana danıştaydan falan kararda bulurum.

Doğru hesaplamışsın. Tatilin 4 iş günü olsaydı ve sen 23 nisan haftası izin almış olsaydın o hafta tamamen sana ait olurdu.

Hakkını ara boşverme.

bu sene adliyeler 1 mayısta çalışıyordu. hatta özellikle duyuruda bulunulmuştu. büyük olasılıkla diğer kamu kurumlarında da tatil değildi.

Adliyeler ve diğer kamu kurumları çalışmış olabilir ama benim çalıştığım yer tatil idi. Kimse işe gitmedi yani o gün.

sanırım kara merhem iyi gelir ama 6 cm büyük bir şey, en kısa sürede cildiyeye gitmelisin.

o artıksivilce olayını aşmış. en kısa zamanda doktora gidin.
günün birinde sivilceniz çıkarsa (bkz: asiviral)

(git: 70703)

mikrop kapmış.gidin bir dermatologa iğne yapsın iner 1 günde.daha da kurcalamayın ))

kistik akne olabilir mi? bence de hemen doktora.

yeni kafa çıkıyo ordan. bence ellemeyin, süper olur.

cevabunu yaziim de sonra yüzünden yeni kafa cıkanların işine yarar belki=)
öncesinde baska bir enfeksiyon tedavisi görmüştüm,antibiyotik yeterli gelmeyince bu enfeksiyon vücudun baska bir noktasında nüksedebiliyormus.
yani antibiyotik ve antiinflamatuvar ilaç tedavisi ile geçirilirmiş.
neyse indi birazcık.

Cleocin T

(git: 65623)

edit: o zaman soyle bir sey onereyim.
"national geographic" ve "discovery channel" keyword'leri ile arama yapip buldugun hd belgeselleri indir :)

@assert h
o duyuruda ki cevap olarak yazılan bütün yabancı belgeselleri izledim. türkçe olanlar ise siyasi tarihle ilgili olduğu için pas geçiyorum ama imdb linki incelemeye değer.

başka önerisi olan?

son izlediklerimden (linkler sharebus'ta rapid olarak mevcuttur)
BBC - Walking with Cavemen (2003)
Charles Darwin and the Tree of Life
Life after people
Religulous (2008)
The God Who Wasnt There (2005)
The Root of All Evil
************
Who Killed The Electric Car (2006)
**********
Zizek!
alttakiler biraz daha metal müzik ya da en azından müzik sevmek gerektirir
Metal A Headbangers Journey
Global Metal (2008)

zizek benim de çok hoşuma gitmişti, enfestir.

muhtemelen daha önce bakmışsındır ama;

(bkz: amerika'da doktora yapmak )
(bkz: abd'de doktora yapmak için gerekenler)
not-so-dismal-science.blogspot.com

çok uykum var başlıklara bakmaya üşendim ama bildiğim, duyduğum kadarıyla yazayım;

öncelikle branş "eğitim bilimleri" olduğu için ortalama iyi olsa güzel olur, 3 ve 3'ün üstü gibi. temel bilimlerde bu şart pek aranmayabiliyor ama eğitim bilimlerinde önemli diye duymuştum.

genelde 3 tane referans mektubu isterler, bir kısmı online, bir kısmı direkt mektup şeklinde.

mezun olunan okul önemli olabiliyor, başvuracağınız okulda sizin okuldan mezun birileri varsa ve iyi birer referans olmuşlarsa bunun artısı azımsanmayacak kadar çok oluyor.

en önemlilerini atlıyordum. ki zaten biliyorsunuzdur bunu; hangi bölüm olursa olsun, amerikada doktora için toefl ve gre şart. eğitimde gre subject olmuyordur galiba, bunu bilmiyorum. ne kadar iyi skor alırsanız o kadar iyi. başvuruken yazıdıgınız statement of purpose (SOP) da önemli galiba. (bunu salladım aslında, önemli olmasa insanlar o kadar kasmazdı diye düşünüyorum)

bir de şimdiden ne çalışmak istediğinizi biliyorsanız, çalışacağınız alanın olduğu üniversitelere bakıp, hangi hoca ne çalışıyor, ve sizin istediğiniz alanı çalışan hocalarla iletişime geçmek.

meb'in, tübitak'ın bursu oluyor galiba yurtdışı doktoraları için. fizik, kimya, biyoloji gibi labları olan bölümler olsa teaching asistanlık şansınız olurdu ama eğitimde sanırım biraz daha zor olur bu.

şimdilik aklıma gelenler bunlar, meb'in sayfasından dış bağlantılar mı ne öyle bir şey vardı, meb bursu için oraya bakılabilir.

hayır, doğal ortamında yetişen balıkları yediğinizi hiç sanmıyorum. norveçte bile olsa muhtemelen çiftlik balıklarıdır çünkü bu işi uluslararası ticaret boyutunda yapan firmalar var ve bu işi sansa bırakacaklarını zannetmiyorum. bir de çiftliklerde daha fazla ve süreklik hasat alma durumu söz konusu, denizde sadece belirli dönemlerde. ayrıca çiftlik balıkları daha yağlı oldukları için doğal ortamında yaşayan balıklardan daha lezzetlidir.


bonus lezzet sorusu cevabı: vitamini kabuğunda zaten onun :)

bir de bonus öneri: somonun haricinde yine norveç menşei'li büyük uskumrular var ve ızgarası/tavası/buğlaması inanılmaz lezzetli. ayrıca somondan da daha fazla omega-3 ve omega-6'ya sahip.

(bkz: omega 3)
(bkz: omega 6)

balığın cinsi norveç somonu birde türk somonu var daha az yağlı norveç somonu türk somonuna göre daha yağlı.ancak orda yetiştirilip buzhane yöntemi ile türkiyeye getiriliyor olabilir çünkü türkiyedeki su sıcaklıklarına göre balıkların o kadar yağlanması pek mümkün değil.türkiyede de 15 20 kiloluk somon tutulduğunu pek görmedim yani dikkat ederseniz norveç somonunun bütün olanına yani fletosuna yada parça kesilmiş olanına değil bütün balık varsa kesilmemiş olanı tezgahta baya bir yer kaplıyor türkiye standartları üzerinde.ayrıca somon talebini karşılamak için norveçte yada o tip soğuk denizlere kıyısı olan ülkelerde çiftliklerde yetiştiriliyordur yoksa bekliyimde oltaya balık gelsin ağ atayım taze taze alayım olayı somonda pek olmaz çünkü bir araya ancak üreme dönemlerinde geliyorlar.

somonu ızgarada en düşük ateşte yarım saat 45 dakka bi saat arasında bi sürede pişirin suyunu yağını iyice salsın bi tanede defne yaprağı koyun üzerine yanına soğan ve domateste koyun tadından yenmez.bu saatte yemeyin zaten :)

Çiftlik balığı asla özgür bir balık kadar leziz olmaz.

Tırnaklarınızı yemekten zevk alan birisi iseniz, balığı da pulları ile yiyebilirsiniz kesinlikle aynı lezzeti verecektir. Tırnaklarınız ne kadar vitamin içeriyorsa, pullar'da aynı oranda vitamin içerir.

Bu soruları cevaplamak için yeteri kadar somon tecrübem olduğunu belirtmek istiyorum öncelikle.
(Yirmi yıl somonun anavatanı sayılan alaska'da yaşadım, ve ihtisasım yiyecek içecek üzerine.)

Norveç'ten gelen somonun tamamı çiftlik somonudur. Diğer arkadaşların da belirttiği gibi, hiç bir çiftlik somonu açık denizde yaşayan doğal somun ile aşık atamaz. İkisini kesip yanyana koyduğunuz zaman, çiftlik somonunun etinin daha koyu renkli ve "grain"inin daha kalın ve belirgin olduğunu görürsünüz.

Pişirmeye gelince, ilk söylenmesi gereken, somonun ekmek keser gibi dikine değil, fileto şeklinde kesilmesi gereğidir.
Kesinlikle üzerindeki derisi ile pişirilmelidir. Omega 3 ve omega 6 deridedir.
Bu kouda verilecek örnek ise, ayıların kış uykusuna yatmadan önce çoğunlukla somon yiyerek (ekmeksiz) 100+ kilogram alabilmeleridir.
Bu konuda çok az kişinin bildiği bir gerçek ise, ayıların somonun sadece ve sadece derisini yemeleridir. Hayvanlar içgüdüsel olarak en besleyici şeyin ne olduğunu biliyorlar çünkü.

Izgara yaparken filetonun derili kısmı yukarıda kalacak şekilde başlayın. Izgara çok harlı olsun lütfen. Etinde ızgara izi olduğunda çevirin. Derisi üzerinde pişerken ise, çatalla dürttüğünüzde kat kat ayrılmaya başladığı anda alın ateşten. Izgara somon düntanın en muhteşem lezzetlerinden biri olmakla birlikte, fazla pişmiş somon ise tam bir hayal kırıklığı yaratır, karton gibi olur. Lezzetli ile karton arasındak fark ise 60 saniye gibi bir süredir.
Ha, deri derken derisini de yemenizi önermiyorum.. Deri ile pişen balık, zaten derideki yağlar ile piştiği için tüm güzelliğini ve lezzetini alır. Pişmiş deri de kolayca ayrılır balıktan zaten. Ben deri kısmını köpeğime veriyorum, çöpe gitmiyor yani.

Buğulama konusunda ise, kapaklı tava kullanın, tavanın içine önce kalın doğranmış kırmızı soğanı rastgele dizin, sonra üzerine somonu koyun. Bu sayede narin balık sıcak yüzeye değmeden yavaş yavaş pişer. Baharat, çeşitli sebzeler(mantar, brokoli, kabak), limon suyu, kabuğu rendelenmiş ince limon dilimleri, tereyağ ve beyaz şarap ekleyin. Mutlaka kapak kullanın. Altı harlı olsun. Tıkırdamaya başlayınca, altını iyice kısıp, balığın kalınlığına göre sekiz ila on dakika sonra ateşten alın, servis yapın.
Benzer şekilde kağıtta da yapabilirsiniz. 170 derecede ısıtılmış fırında 18-22 dakikada olur.
Tek önemli nokta fazla pişirmemek.
(Yurdum insanı herşeyi gebertene kadar pişirmeye çok meraklı nedense)

Bir de, ızgarada süte yatırılmış somon var ki, onu burada tarif edemem.. Kursu ile, çömezliği ile, yapa boza öğrenilmesi gereken, adamın gözünden yaş getirecek kadar muhteşem bir ızgara deneyimidir zira.

Bu arada, benim en sevdiğim yöntemlerimden birinin de somonu çiğ yemek olduğunu belirtmem farz oldu.
Bu yöntemi güvendiğiniz bir japon lokantasında somon sashimi söyleyerek deneyebilirsiniz. Gerçekten, hakikaten çok lezzetli.

Bir de halibut var yurdumda keşfedilmesi gereken.. aman da aman.
(kabuklulara hiç girmeyelim. kanayan yara)

Konu hakkında bilgim yok ama doğal ortamda yetişen balıklar daha lezzetli oluyor diye duymuştum. Balığın doğal ortamda salgıladığı adrenalin lezzetini artırıyormuş. Babam demişti. :D

Zaten genelde sıcağı sıcağı farkedilmez böyle şeyler. Ev işi yaparken ayağı kırılan annem, bir süre daha iş yaptıktan sonra farketmişti durumu.

Acilen yakındaki bir sağlık kurumuna gitmelisin. Mümkünse fazla oynatmadan (yeterince oynamış gerçi ama). Geçmiş olsun.

üstüne buz koyup en yakın sağlık kurumuna gitmelisin, durduğun kabahat.

ben sağ el yüzük parmağımın avucun ortasına doğru uzanan kemiği 3 defa kırdım ve hiç birisinde farketmedim durumu. farketmemek gayette mümkün.

çapraz bağlar gitmiş. ödemden dolayı kesin bir şey söylenemiyor, 5 gün sorna mr çektireceğim, o zaman belli olacak.

abi celik destekli dizlik tak derlerse, bizde var, alma bosuna. ( beden L )
konusuruz, gecmis olsun

not: buz koy dedilerse ince bir beze sarip max. 20 dakka tutuyoz, sislik gecmediyse 2, 3 gun saat basi yapabilirsin uygulamayi.

@pyrom, dediğim gibi mr'dan sonra belli olacak bakalım nedir ne değildir diye. eğer o zaman çelik dizlik derlerse almam artık :) L beden olur muhtemelen bana.

evet şişlik hala davul gibi, saat başı buz torbasını değiştirmeye çalışıyoruz şu an.

açmamanı tavsiye ederim. yurtdışındaki 900lü hatlardan birisidir. ararsın, 1 yazar 10 sayar tarife.

voip programlarindan arama yapmis olabilirler. boyle cikiyor onlardan arayinca da.

yok sanmıyorum, beklediğim bir telefon var fakat hangi ülke olduğu önemli, misal turkcell ise ve bu alan kodunu bilen var ise örn: 532gb. iş görür.

valla google houston texsas falan diyor ama ...

+7 – Flag of Russia Flag of Kazakhstan Russia, Kazakhstan. Formerly the code of the Soviet Union.

en.wikipedia.org

teşekkürler arkadaşlar. %70 kazakistan olan ihtimal %100'e yükseldi. kolay gelsin.

www.eclipseplugincentral.com ?

www.google.com DOMAIN ADIN /DomainContact?service=CPanel

buradan admin pw'ni kurtarabilirsin

gmail'i devre dışı bırakıp tekrar kurarsanız da olabilirmiş gibi geldi an.

3 ya da 4, contracts hangisiyse, öncekileri konu alıyor. Fazla bir şey kaçırmış olmuyorsun yani...

Bir de şu an 3 oynadığından, şimdi ilkini oynasan eziyet gibi gelir. Oynanabilirlik pek iyi değil onda.
(bkz: nafi)

"ohoo 3 ile başladıysan zaten olayı kaçırmışın" derim ancak her version kendi içinde farklı bir tutarlılığa sahip. birde şöyle bir şey var; bazı yerlerdeki ince anlamları ve yönlendirmeleri ilk iki oyunu oynamadığın için pas geçme durumu söz konusu.

2 en güzelidir, bence atlama oyna

üçüncü oyun, bir ve ikideki bazı görevlerin yeni oyun motoruyla hazırlanmış hali diye biliyorum..

birle ikiden sonra direkt dördü bitirdim ben de..

sudo ile kullandiginizda duzgun goruntuleniyorsa normal kullanicinin vimrc dosyasini okuma izni yokmus gibime geldi. tamamen salliyorum ancak sudo chmod 665 .vimrc yapip bir deneyin vim'i sudosuz calistirmayi.

synaptic'ten vim-full paketini kurmayı denedinmi. geçenlerde ubuntu forumlarında rast gelmiştim, vim-full'u kur geçer diye bi cevap hatırlıyor gibiyim. ayrıca @fdegir'in dediğide mantıklı. chmod ile 665 yapmayı denemelisin.

vim-full kurulu.

.vimrc diye bir şey yok. sadece /etc/vim/vimrc var. ona verdim yetkiyi ama olmadı

'syntax on' yerine ':syntax enable' yada ':syntax enabled' diye yazıp, tekrar dener misin?

p.s. baştaki iki nota üst üsteyi unutmayasın

bu arada;
devtime.blogspot.com

denedim. sonuç aynı.

bi de home/xxx/.vimrc diye bir şey yok. vimrc /etc/vim altında ve gizli değil. o da /usr/share/vimrc yi gösteriyor link ile. yani root ve kullanıcıda farklı olmasına bir anlam veremiyorum. acaba konsolla ilgili bir problem mi diye düşünmeye başladım.

/etc/vim/vimrc de set backround=light yaptım oldu.

dvd-rom'un içerisindeki lazerin üstünde toz falan biriktiğinden okuma-yazma hızı yavaşlamış olabilir hatta hiç çalışmayabilir, ki ben de oldu. dvd-rom'u açıp temizlediğimde sorun düzelmişti.

malesef bunu zaten denemistim, amma yine yavas calisiyor. sorun baska nerede ola bilir?

(bkz: pio/#13170250)

www.romnation.net

Burada "wrestling" aratırsan emülatörüne göre bulabilirsin..

www.snesclassics.com

@roadrunner merlin

Yok abi bu verdiğin değil bundan böyle daha gelişmiş bi şeydi :)

Hatırladığım karakterlerden en belirgini kasklı ince zayıf bi karakterdi :) Ringin kenarından yerde yatana kafalama atlıyordu :) seyirciler ringe sandalye, şişe, kova vs. atıyorlardı falan.

(bkz: saturday night slam masters)

@desdinova

Budur abi süpersi:) Uykusuz geçti gecelerim vallahi bunu bulacam diye :)

şimdi buraya tek tek yazmaya üşendim :) o nedenle de youtube'da Depeche Mode Istanbul diye aratırsan daha önceki yıllarındaki konserlere ait şarkı videoları var, en azından sana fikir verir.

bu son çıkan albümün tanıtımı için bi tur olacağından, önceki konserleri izlemekten ziyade, son albümü dinlemek daha faydalı olur.
wrong
peace
in sympathy
bu 3ü kesin çalacak. playlist yayınlanmış olabilir gerçi, üşendim aramaya.

ıntro
ın chains
hole to feed+
suffer well
behind the wheel+
walking in my shoes++++
wrong+
dream on
comatose (martin vocals)
jezebel (martin vocals)+
little soul
come back+
ıts no good
personal jesus++++
peace+
precious
never let me down again++++
home (martin vocals)
strangelove
enjoy the silence++++
master and servant
a question of time
everything counts
-----------------------------------

ortalıkta dolaşan setlist bu. ama her turnede olduğu gibi bunda da, gidilen ülkeye göre değişiklik arz edecektir. ama aşağı yukarı setlist budur.

yanında + olanlar allahın emridir. mutlaka söylenecektir.

Bakın mesela yine değişmiş. bu en son set list. (stripped var lan! oha!)



* ın chains
* wrong
* hole to feed
* walking in my shoes
* ıt's no good
* a question of time
* precious
* fly on the windscreen
* jezebel
* a question of lust
* come back
* peace
* ın your room
* ı feel you
* ın sympathy
* enjoy the silence
* never let me down again

encore

* stripped
* master and servant
* strangelove

2nd encore

* personal jesus
* waiting for the night

(bkz: setlist.fm)

www.setlist.fm

burada anlatılmış ne yapman gerektiği;
(ing) forum.avira.com

Oraya ben de girdim ama orada anlatılan sadece delay'in değerinin artırılması. Yani soruna bir çözüm getirilmiyor anladığım kadarıyla, sadece programın paketler arasındaki gecikme 150'nin üstüne çıkarsa hata vermesi olayı ayarlanıyor.

bence çözünürlük boyuttan daha önemli, o yüzden 26" Full Hd

PS4'ün önümüzdeki 5 yılda çıkması hiç olası gözükmüyor, Sony tarafından telaffuz edildiğini dahi duymadım. 4-5 yıl sonra da bana göre lcd piyasası şimdiki gibi fahiş olmaz, full hd ekranlar oldukça makul seviyelere inerler. Ben de yakın zamanda t240hd modelini almayı düşünüyorum, buna karar vermemde ekranı koyacağım odamın çok büyük olmaması, PS2'de oyun oynarken tvye max. 2mt uzaktan bakmam gibi gerçekler çok etkili oldu. Zamanında Electroworld'de 32" Philips HD Ready lcd ekran görmüştüm ve şansıma PS3 bağlanmıştı, Metal Gear Solid 4 demosu oynuyordu, görüntünün bulanıklığı biraz hayal kırıklığı yaratmıştı açıkçası. LCD ekranlarda dikkat edilecek bir diğer husus da kontrast oranıdır, ona da dikkat edin seçerken. t240hd'nin dynamic contrast oranı 1:20000'di, örnek teşkil etmesi açısından.

32'' tv için full hd olması önemli değil tarzı yorumlar aldım hep.bu bağlamda 26'' full hd olsa ne olur ki? çok mu fark eder.bilen biri yazsın:)

extra life?

@thefalloftekin

onu yazmayı unutmuşum. extra life için yeşil birşey veriyor, değil yani. zaten yazdığım gibi "e"yi alınca hızlı hareket edebiliyorum. extra life uymuyor buna.

express olabilir mi acaba?

energy (energizer)

f- fire da olabilir..
e- energy diyesim var ama..

menüde bi how to play, ne bileyim, bi introduction felan da mı yok?

evade oluyor bazi oyunlarda, odur sanirim.

(bkz: evade)
www.tureng.com

@thefalloftekin

"help" menüsü var ama bonuslar yazmıyor.


@ainothia, @roadrunner merlin

evet, sanırım evade doğru cevap.

gayet güzel,
ufak, passport kadar ama çok çok az daha kalın.
tabi passport kadar şık değil. iki tarafında darbeye karşı plastik var.
fiyat da inanılmazmış, bende 320lik versiyonu var.
aktarım hızı, uyumluluk falan hiç sorunu yok, zaten WD, ELEMENTslik bir şey göremedim ben.

heralde ancak bir hepsiburada satış temsilcisi böyle anlatabilirdi, ama hakikaten güzel alet. fiyat performansta açık ara önde.

"Temel íhtiyaclar için şık, kullanımı basit WD element serisi" Bu mybook seriside olabilirdi yani bildigimiz WD. Kutuyu ufaltmışlar içinde fan yoktur bunun ve ısınma sorunu yaşayabilirsiniz gibi geldi bana. Fiyat güzel.

hepsiburada.com'dan alışveriş yapma derim.
(bkz: hepsiburada.com/@roadrunner merlin)

yanlız bu alet 3.5 inç yani fiyatı da inanılmaz falan gelmedi bana. ama alınabilir masaüstünde kullancaksanız, laptop kullanıcısıysanız aman diyim 3.5 inç almayın ben yapmıştım öyle bi hata zamanında, satana kadar anam ağladı.
kısaca laptop kullanıcısıysan alınmaz, desktop kullanıcısıysanız alınabilir.

sert gözlük kapları var hem hafif olur hemde küçük kutuya konulabilinir.

www.webrehberi.net

ptt'nin kendi kutuları var boy boy (ve ücretsiz). yanınıza köpük, bulamazsanız gazete kağıdı götürün, yardım dahi ederler kutulamada (ptt'sine göre değişebilir tabi).

aldirir. aycicek yagi yapiliyor kendisinden bildiginiz gibi.

100 gr. çekirdek neredeyse yarım kilo tavuğa eşit. var sen hesap et.

www.diyetlistem.com

fakat yine de şöyle bir olay var. 100 gram çekirdek öyle bir lokmada biten bir olay değil. yaklaşık bir film süresine tekabul etmekte:) yani 2 saatte 100 gram yemek çok mu kilo aldırır bünyeye? ayrıca ne bileyim 100 gram salamın daha diyetsel olması da bir garip geldi bana. yani acıkınca ağzımıza bir salam atmak çekirdek çitlemekten daha iyi.
hem bir de çekirdek çitlemek uğraştırıcı bir işlem, yine az biraz kalori harcıyorsun. öyle bir postada yemiyorsun. (biraz fazla savundum galiba kendilerini:)

dostum o kadar seviyorsan ye tabi,
rahvan gitsin.
salamın içinde protein var, çekirdeğin çoğu yağ. o açıdan kısmen daha diyete uygun.

kavrulmuş ve tuzlu çekirdekler kilo aldırır.

Çekirdek kilo aldırır tabii, ama eğer maksat TV seyrederken bir şeyler atıştırmaksa, beyaz leblebi (biz İzmirliler buna nohut deriz) önerilebiliyor. Daha az kalorili olduğundan değil, adamın midesini tıkayıp başka şeyler yemesini önlediğinden imiş.

sergen yalçın nın kilolu olmasına çekirdek sebebtir.

ister 2,5 saatte ye ister 15 dakikada, keşke aldırmasa ama aldırıyor. o yüzden bu kadar lezzetli zaten :)

çekirdeğin içinde çinko minko bir sürü şey var ilaveten.
siz keyfinize bakın :) yemeği bir kaşık az yersiniz, nolcak ki.

kıdem tazminat almaya hakkı vardır. aşağıdaki linkten giriş çıkış tarihlerini ve ücreti yazarak ne kadar alınabilceğini hesaplayabilirsniz.

ynb.datassist.com.tr

@murty
kıdem tazminatı alabileceğimiz belirten kanun maddesi nedir? referans verebilir misin?

Min 6 ay çalışmak gerek diye biliyorum o zaman isterseniz kıdem tazminatınızı alırsınız. Ya da kıdem tazminatını almak istemezsen askerlik dönüşünde şirket seni benzer bi pozisyonda işe başlatmalı belli bir süre zarfında, eğer başlatmazsa onun da bi tazminat hakkı var kanunda...

İş kanununda askerlik diye aratın isterseniz...

Kıdem tazminatı 1475 sayılı İş Kanunu nun 14 ncü maddesinde belirtilen asgari çalışma süresini (1 yıl) dolduran işçinin iş sözleşmesinin yine o maddede belirtilen sebeplerden dolayı sözleşmenin son bulması halinde ödenir. yani en az 1 yıl çalışmış olmak gerek.

en az 1 yıl çalışmış olman gerek. ha şunu da söyliyim, kanunen böle bi hak var ama çevremdeki hiçkimsenin bundan yararlandığını görmedim. pratikte çok rastlanan bi uygulama değil sanırım.

hakkın vardır ama büyük firmalar dışında vermeye yanaşan olmaz. o yüzden dikkat et büyük firmalarda askerliğini yapmamış adamı pek almak istemezler.

askerlik şubenden alacağın ve sonraki celp döneminde askere gideceğine dair bir belge ve bu sebepten işten ayrıldığına dair bir dilekçeyi şirketine verdiğinde, şirket seni işten çıkarıyormuş gibi kıdem tazminatını vermek zorunda. Tabii kıdem tazminatı çalıştığın süre ile alakalı. Öncelikle 1 yıldan az olmamalı ve her yıl için 1 maaş alırsın.

İş kanununa göre kıdem tazminatı ssk tavanından ödenir. Misal 2 yıldır çalışıyorsun ve 3000 TL maaş alıyorsun, ssk tavanı da 2150. SSK ya göre alacağın 2x2150 TL dir, ama şirket ibnelik yapmazsa 2x3000 verecektir (bizimki yapmamıştı). Bizim şirket çok büyük sayılmazdı ama yine de tazminatımı alabildim. Ve fakat mevcut krizde her firmanın verebileceğinden emin değilim.

-"80 küsür GB arşiv bulunduğundan Linux'ta bu türde en işlevli program olan Amarok'u kurdum"

songbird'ü denedin mi hiç? hem kalabalık arşivleri için birebir hem de itunes library'sini import edebiliyorsun

getsongbird.com

@roadrunner merlin

img19.imageshack.us
şeklinde bir hata ile karşılaşıyorum windows kısmındaki itunes library xml dosyasını göstermeye çalıştığımda; şarkıları çalmıyor. Windows kısmı NTFS, Ubuntu kısmı EXT4, şarkıların bulunduğu harici disk ise FAT32. Acep bundan mı kaynaklanıyor?

daha önce böyle bir şey ihtiyacım olmadı ama aşağıdaki linkte bunu nasıl ve hangi yazılımlarla yapabileceğiniz anlatılıyor.

www.slipstick.com

bildiğim kadarıyla domuz gribinin diğer griplere oranla semptomları çokta farklı değil. farkı şu olabilir; normal bir grip bir hafta içerisinde yavaşça ilerlerken, domuz gribi çok agresif bir şekilde insanı ölüme götürebiliyor. ancak bununda potansiye hastalara önlem alma bağlamında faydası yok haliyle. ayrıca belirli ve kesin bir tedavisi olmadığı için normal gripteki tedaviden pekte farkı yok.

p.s. hastalık viral olduğu için sadece semptonlar için tedavi uygulanıyor.

Valla tırsmaya başladım ha, haftaya Litvanya'ya gidiyorum. Birşey çıkmaz inşallah.

bildigin guitar heronun daha basit ve ps3/pc/xbox gerektirmeyen hali sanirsam : )

Guitar Hero'nun az gelişmişi.

çakma guitar hero olsa gerek :)) 70-80 ytl civarında olduğu için teknolojiye fransız bir ebeveyn çocuğuna alır düşüncesindeyim.

yav anladım aletin olayını ama kullanan var mıdır diye merak ettim. pc için ucuz yollu gitar ararken çıktı karşıma.

gerek isim itibariyle, gerek sarki cesitsizligi itibariyle, gerek hepsiburada iticiligi nedeniyle, hayatta almazdim ben.

teknosa'da gördüm aslında ben bunu ilk. (al teknosayı vur hepsiburadaya) elime aldığımda, telefon rehberinden bir numara silecekken bütün rehberi uçurabilecek kadar teknolojiden anlayan sevgilim bile "bu ne dandik bişe. para vermicen buna di mi" dedi. o an kendime geldim.

kontörland gitar işine bir el atsın lan!!!

declaration of a delegate type
msdn.microsoft.com(VS.80).aspx

anlamana yardımcı olur sanırım.

hayir. kullanilabilirligi yoktur. operatorler delegate'lere gecilemez. bu yuzden yapmaya calistigin sey gecersizdir. operator'lerin amaci ayni turden nesneleri (c# managed ve type safe bir dil oldugu icin) operatorun gorevine gore isleme tabi tutmasidir. zaten yapmaya calistigin seyi pek ala bir operator metodu yerine yazdigin delegate uyumlu metodu gecmen ayni isleme denk dusecektir. ve ayrica operator metodunun delegate gecilmesi legal olsaydi

sum func = new func(myadditionfunc);

bu tanimdan bir farki da olmayacakti. operator overloading yapilirken cil bunu specialname isaretli bir metod olarak ele aliyor zaten. operator + icin bu specialname op_Addition dir.

frontpage iyidir. dis mihraklardan yardim gerekirse mesaj atiniz. zira web tasarim hizmeti vermekteyim.

asp mi?, php mi? ona göre bişeyler diyebiliriz.

bence gel sen cms lere takıl, joomla var drupal var onlarla uğraş hem biraz uğraşırken php öğrenirsin, yani bence tabi, sen paşa gönlün ne isterse onu yaparsın , tavsiye maksadıyla şey ettim.

(bkz: dreamweaver )

(bkz: wordpress)

Namo Web Editor vardı bide.Ona da bi bak istiyorsan..

nerden bilebiliriz ki hiç tanımadığımız bir insanın nasıl bir tavır takınacağını.

1- sevmem genelleme yapmayı ama çoğunluk hayır, seninle mi uğraşacağım gibi bir tepki verir. bir de istediğiniz şey yasadışı olduğu için iyi bir insan olsa bile kabul etmeyen doktor olabilir. gerçi para alınca mı yasadışı oluyordu. bilemedim şimdi..

@coffee and cigarettes; tahmin istemiştim sadece!

Ben üniversitedeyken bu dediğini yaptım ve doktor bana "Kusura bakma veremem" dedi. Hayatımdaki ilk gerçek olmayan rapor talebimdi, aynı zamanda da son oldu. Teşekkür ettim çıktım, ağlanacak halim yoktu.

aynı gün ise sağlık ocağından(merkez değil) sanırım alabilirsin. ama demogoji yapamazsan bile sevimli olmaz zorundasın, tecrübeyle sabittir.

ben lise son'da bakırköy kızılaydan almıştım
hiç konuşmamıştım bile 2-3 sene öncesinin 25 milyonunu mu ne vermiştim yanlış hatırlamıyorsam veznede kadın parayı aldı "doktor sizi bekliyor" dedi girdim doktorun odasına "merhaba nasılsınız buyrun" dedi imzaladı verdi adam
kızılaya bakın isterseniz..

hala öyle midir, yoksa bilgisayarlı sisteme geçmişler midir bilmiyorum ama normalde siz doktorun odasına girersiniz bu sırada hemşire sizi bir deftere kaydeder. sonra rapor yazıldığında da o başka bir deftere kaydedilir filan. işte geçmiş gün için rapor almak zordur çünkü o defterde sizin istediğiniz günde bir boşluk olması gerekir ki bu da genelde olmaz.

bu nedenle hiç uğraşmayın derim.

vermediği gibi fırça bile çekebilir.

ben aynı gündeki sınavdan dolayı gerekli tavrı takınarak (shrek'teki şu kedi gibi bakarak) almıştım. rahat olmuştu. ama geriye dönük rapor vermez diye düşünüyorum.

bana egosu şişkin olan biri vermemişti. sınava giremedim fena patladı. okul 1 sene daha uzadı.
ne yap et hasta numerosu yap

İstanbul Bilgi Üniversitesi e-mba
www.bilgiemba.net

Bilgi e-MBA Programına başvuracak adayların,
• Üniversite mezunu olmaları,
•Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş (ALES) ≥ 55 puan veya GRE sınavındaki sayısal bölümünden ≥ 610, veya GMAT sınavından ≥ 450 puan almış olmaları gerekmektedir

Alese girmedim ve agustosta tecilim doluyor oyuzden alese istesemde giremem..Buyuzden alessiz emba programı arıyorum. varsa tabi.

hmm. atlamışım demekki onu

aydın üniversitesi'nin programlarına bak...

sipsi Aydin universitesinin sitesinde soyle diyor
E-İŞLETME ÖĞRENCİ KABUL ŞARTLARI

e-İŞLETME Programına başvuracak adayların,
• Üniversite mezunu olmaları,
• Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş (ALES) ≥ 55 puan almış olmaları gerekmektedir.

ÖZEL ÖĞRENCİ KATILIMI

Bir yüksek öğretim kurumu mezunu olarak belirli bir konuda bilgisini artırmak isteyenler e-İŞLETME Programındaki derslere özel öğrenci olarak katılabilirler. e-İŞLETME programlarının derslerini izleyen özel öğrencilerin, kabullerini izleyen iki (2) yarıyıl içinde, programın öğrenci kabul koşullarını yerine getirerek yüksek lisans öğrencisi olmaları durumunda; özel öğrenci iken başarı ile tamamladıkları e-İŞLETME derslerinden aldıkları 12 kredilik dersler, geçerli sayılır.
Simdi sorun su ki ben ozel ogrenci olursam bana askerligimi tecil ettirebilecek bir belge verirler mi? Bu arada alese girmeye usenmıyorum basvuru zamanını gecirmisim ve agustostan once bir belge goturmeliyim askerlik icin.

Bildigim kadariyla maltepe universitesi Ales olmadan kabul ediyor ama sonra okurken ales ten puan yapmani istiyordu. kontrol etmekte fayda var, üşendim şimdi..

Bildigim kadariyla yeterli degil kartonpiyer bir link yada ayrıntılı bilgi arıyorum,yoksa google a e-mba yazıp aratmak okadar kolay ki..

bilgi üniversitesi de ales i sonradan tamamlama imkanı tanıyordu yanılmıyorsam.

bildiğim kadarıyla avrupa birliği, abd ve kanada'da ki foreign student'lar için daha okula kayıt esnasında 200-300 dolar civarında bir para ile sağlık sigortası yaptırma zorunluluğu var. bu sigorta sizde yok mu? varsa bu durum için bir para ödeyeceğinizi sanmıyorum. ayrıca sorun büyük bir cerrahi müdahale gerektirmeyeceği için paralı bile olsa çok büyük bir masraf olmasa gerek.

Sicko adlı belgeselde İngiltere'de bir hastaneye gidip para ödeyecek yer aradılar. Tek buldukları vezne, ihtiyacı olanlara evlerine dönüş için para veren bir vezneydi. Anladığım kadarıyla istesen de para veremiyorsun.

Ingiltere'de yasadiginiz icin ucretsiz doktora gitme hakkiniz var. Evinizin yakinindaki saglik klinigine gidip kayit yaptirmaniz gerekiyor. Bu klinigi www.nhs.uk adresinden bulabilirsiniz. Giderken yaninizda ev adresinizi kanitlar bir belge(kira sozlesmesi gibi) ve ogrenci belgesi de goturun.Kayit yaptirir yaptirmaz randevu alirsiniz ve bir sey de odemezsiniz.

onceki sorunuzdaki problem suruyorsa acil kategorisine girer.
hastanede acile gidin, kaydiniz yoksa bile sorununuzu hallederler sonra kayit olursunuz.

doktorun size parasetamol vermek ve "taze sebze meyve ye" demekten başka bir şey yapmama ihtimalini de göz önünde bulundurun. eklem romatizması ağrılarınden hareket edemediğim ve muhakkak olmam gereken iğnelerim için yalvardığımda bu tür bir tavırla karşılaşmıştım.
tabi ben bahtsız olabilirim ve yaklaşım değişmiş olabilir. çok geçmiş olsun.

bölümüne ve okuluna bağlı biraz bence. eğer gerçekten iş ilanlarında aranan bir okulun (itü, odtü, boğaziçi v.s.) öğrencisiysen derece yapmak cv'nde göze çarpabilir. diğer taraftan da üniversite hayatı ömrünün en keyifli zaman dilimleri olabileceği için fazla derslere gömülmemek güzel anılar biriktirmeni sağlamıştır.

sonuçta okulunu başarıyla tamamlıyorsan sorun yok. ilk iş görüşmelerinde cv çok etkilidir ancak ondan sonra tırmanabileceğin kariyer basamaklarında esas olan, kişisel becerilerin ve önceki işlerinden edindiğin birikimlerdir.

hocam bi kere başarı başarıdır. illa paraya veya başka bi haz sağlayıcı şeye dönüşebilmesi gerekmiyor. en iyi öğrencilerden birisin işte daha ne? öğrencisin ve işini en iyi şekilde yapmışsın.

pratik faydası olmayan ders konusuna takıldım bi de. üniversite, meslek yüksekokulu değil, seni iş hayatına hazırlamıyor sana bi alanda herkesin sahip olamayacağı bi birikimi, algıyı ve düşünme yeteneğini kazandırıyor, dahası bir şeyi öğrenmek kendi başına yeterlidir.

bi itiraz da üni. yıllarının hayatın en keyifli zamanı olmasına. neyden keyif alıyosan onu yaptığın zaman keyifli zamandır. çimlerin üstünde uzanıp kızlarla bira içmekten keyif alıyo olabilirsin, eyvallah; ama keyif ve tatmin olayını bunlarla sınırlama bence. yine de derece yapacak kadar ders çalıştığında bile yine pek çok şeyi yapmak için zamanın olacak. mesele önceliklerini belirlemek.

eger ki akademik kariyer dusunuyorsan isine bayagi yarayabilir. ama isim olmaz direk is hayatina atilacam diyorsan, en caf cafli firmada bile kimse umursamaz okuldaki dereceni.

düşünceleriniz benim için çok değerli arkadaşlar teşekkür ediyorum hepinize tek tek...

öğrenciyim ve işimi en iyi şekilde yapmışım...ee? evet şu ana kadar sözlük tanımına göre işimi en iyi şekilde yaptım ben. ama işimi en iyi şekilde yaptığım için ne gibi bir maddi veya manevi kazanç duydum? verilen abuk sabuk bir kağıt parçası dışında bir şeye yaramadı tüm çalışmalar...

üniversitenin görevinin pratik fayda sağlayan dersler vermek olmadığı konusunda kesinlikle haklısın. her ne kadar bu konuda uzun uzun okumalar yapmış olsam da günlük hayatta üniversiteyi "öğrencilerinin iş bulmasına yardım eden" bir kurum olarak anımsıyorum sık sık...maalesef ki bu ülkemizde gerçekten de böyle...

akedemik kariyer konusu ise daha karmaşık aslında. türkiyede bir akedemik gelenek var mı? akedemisyen olunca, ya da olma sürecinde bilimle mi uğraşacağım yoksa birtakım siyasi entrikalarla mı? dinci hocalara yaranmak için kumaş pantolon giyip bıyık mı bırakacağım, ya da aynı şekilde diğer kesim için top sakal mı bırakacağım?

akedemisyenler hakkında böyle düşünüyorsam akedemisyen olmayacağım demektir. geriye diğer seçenek yani "işçi olmak" kalıyor...yani üniversiteye girmem anlamsızmış,,,
o zaman ben niye öss yi kazanmak için o kadar çalıştım?

daha yolun başındayım ama karşımdaki seçenek bunlarse eğer, böyle bir hayatın yaşanmaya değer olup olmadığını sormak zorundayım kendi kendime...

Senin kafan karışmış, ilk bir sene takıl sen üniversitede, fazla kasma bence. Sonra zaten hayat yavaş yavaş yoluna girmeye başlar.

Bir de akedemik değil, akademik.

ne yaptığını bilmeyenlere ya da herşeyi olduğu gibi kabullenmişlere göre kafam karışık...(hiçbir kinaye yok bak):)

düzeltme için teşekkürler

bölüm 1.si 2.si 3.sü 4.sü olunca ahada birinci oldun diye belge vermiyorlar
ancak cvne ben birinci oldum eki diye ekliyorsun ve bir işe yaramıyor pek

ilişkiler en önemlisi

dayılar tanıdıklar arkadaşlar dostlar

kesinlikle ilk yıl yayayım falan deme, devamı gelir toparlayamazsın. sen başarılı olmaya devam et. hocalar ile aran iyi olsun, çoğu hocanın dışarıyla ilişkileri var. staj veya iş konusunda yardımcı olurlar. ve altın kural, en kısa sürede çalışmaya başla, tecrübe herşeyden önce gelir ve 1 adım öne geçersin.

ortalamayı ne için yüksek tutmayı hedeflediğine bağlı. eğer yüksek lisansını yurt dışında yapmak istiyorsan bildiğim kadarıyla bu önemli bir şey ancak iş içinse çoğu patron sadece diplomaya bakar.

bana post öss sendromu gibi geldi.

derece yapmaya kasmicam derken bir anda 6. seneni okuyorken bulabilirsin kendini. hiçbir bölümün müfredatı pratik fayda sağlamak için oluşturulmaz zaten. yükseköğretime hoş geldin :)
"istersem yapabileceğime eminim" çok optimist bir bakış açısı. bunu isteyebilecek kadar güçlü müsün? bi de bunu düşün.
iyi bir ortalamanın karşılığında hayattan soyutlanman gerekmiyor. bu düşünce genelde öğrenci topluluklarında empoze edilir. yok öyle bişii. ikisini bi arada yürüten binlerce örnek var.

derecenin çok önemi olmadığını düşünüyorum. ama şunu söylemek lazım, finans/danışmanlık alanında görüştüğüm tüm yerler ortalamı ve derecemi istisnasız sormuştu, genel olarak da faydası olmuştu diye düşünüyorum.

bence ortalamanın çok yüksek olması veya derece yapmandan önemli olan kendince optimum bir çizgi yakalaman. 4 seneni eşekler gibi çalışarak geçirmek veya okula uğramamak da bence aynı kapıya çıkar. ama en azından sana faydası olabilecek derslerde çok iyi performans göstermenin veya genel olarak kalburüstü bir öğrenci olmanın şöyle somut faydaları olabilir:

- hocalar ile iyi ilişkiler kurabilirsin. iş olanakları yarattığını çok gördüm (bölümüne göre değişir tabi ki)
- değişik bakış açıları geliştirme
- teknik bilgi kazanma (aşağı yukarı her işte faydalı olur)
- bölümünden ve dolayısıyla ilerde seninle benzer işlerde çalışacak insan tanıma ve ilişki kurma şansının artması; iyi izlenimler bırakırsan bunlar sana başka iş fırsatları olarak da geri döner emin ol (üniversiteden mezun olduktan sonraki birkaç yıl boyunca birbirine iş fırsatı yaratan çok sınıf arkadaşı gördüm)
- ilerde mba/yüksek lisans yapmaya karar verirsen avantajlı olma
- erkeksen, kızlar çalışkan erkeklerden hoşlanır ve genelde erkeklere oranla derslere girmeye daha meyillilerdir (bunu salladım)

bunlar aklıma gelenler. ama şunu unutma, ne yapmak istediğine de yavaş yavaş karar vermen ve o konuda da kendini geliştirmeye başlaman en az bu saydıklarım kadar önemli. zira yıllarca akademik star olmuş kişiler genelde sonuncusunu kaçırdıkları için iş ararken sudan çıkmış balığa dönebilirler.

ama en önemlisi, üniversite yılları geri gelmez (her anlamda), eğlenmeyi unutma.

tablo mu yoksa kütüphanede ki kitap kapaklarındaki resimler mi?

tablo olduğuna eminim.

looney tunes çizgifilm bölümlerinden biriydi diye hatırlıyorum. bugs bunny ve duffy duck vardı, o avcı kılıklı dımbıl da onları kovalıyordu.

eğer oyun rip yada korsan ise normal. ayrıca directx güncellemesi yapılmış mı? ve ayrıca ekran kartın driver ile gelen utility ayarlarından performans ayarları ne alemde?

ekran kartı ne?p

ekran kartı ati radeon 2600

Windows'un default sürücüsü mü yüklü yoksa Ati driver yüklü mü?

oyun ekran ayarlarından 800x600 seç fazla özelliklerde kasma yani şöyle şöyle ekran kartım var sonuna kadar full açık oynayacam diye ordan ayarları düzenle olması lazım.

ben p4 1.7 + 64mb mx440 + 512mb ddr ile 1024x768x32bit oynuyordum o kadar da kasmıyordu. sadece görüş mesafesini kısıyordum galiba.

arka planda çalışan bişeler yüzündendir muhtemelen.

boyle seyler konusunda calıstıgın yerın it sine danısman daha iyi olur. port configurasyonları vs onlar belirler. ya da web acces varsa browser ile girersin.

eğer mail erişimi dışarıya açık değilse biraz zor. değilse (ki denemek yada bu işle ilgili kişiye sorman lazım), dışarıdan erişmek içinde var olan iş bilgisayarında outlook hesaplarındaki ayarları evindeki bilgisayarına uygulayıp maillerine erişebilirsin.

p.s. kullanıcı hesap ayarlarını eğer bilmiyorsan outlook'un versiyonunda göre kullanıcı hesap ayarlarına ait bilgileri şu linkten ulaşabilirsin;
office.microsoft.com

muhtemelen şirketinizin mail servisini satın aldığı hosting firmasının webmail hizmeti vardır. onun adresini sorarsınız ordan rahat rahat istediğiniz yerden sadece sayfaya girerek kontrol edersiniz.

eğer outlook tarzı bir programa kurarsanız, iletinin bir kopyasını sunucuda bırak demeniz gerekebilir çünkü malum sunucu ile pc iletişime geçtiğinde maili direkt olarak pc'ye kopyalayıp sunucudakini siliyor. bu sebeple evden baktığınız maile işten bakamayabilirsiniz. bu tip şeylerle uğraşmamak için eğer port ve sunucu tanımları standart ise (git: www.mail2web.com) diye bir adres var. buradan sadece mail adresiniz ve şifrenizi girerek maillerinize web üzerinden bakabilirsiniz.

Bu her şirkette değişebiliyor sanırım.Örneğin benim daha önce çalıştığım bankada
mail.bankaismi.com.tr olarak giriliyodu
benim de başlarda bir türlü giremememin sebebi https yerine sürekli http yazmamdı.
Dolayısıyla şirkette bu konuyla ilgilenen departmana veya mailine evden bakan arkadaşlarına sormanda fayda var.
Adresi doğru girdikten sonra şirkette kullandığın kullanıcı adı ve şifre yeterli oluyor.

hız ve ucuz bir arada olmaz, birini seç, ptt ucuz, dhl hızlı, tecrübelerime göre ama dhh cidden pahalı.

ben ptt ile kanadanın en ücra köşesine, mektup, paket vs gönderdim, en geç bi hafta sonra oradaydı. hatta 4 günde gittiği bile oluyordu, mektupların. hem diğerlerinden ucuz hemde hızlı.

ptt'nin apssi ile gönderin. çok fazla tutmaz.

ama diğerleri acayip pahalı tutacaktır.

mesela ups'nin internet sitesinden baktığınızda italya'ya bir zarfı 41,65 $'a gönderiyor.
bu da 65 tl falan. ptt aps'si ile hayatta bu kadar tutmaz.

www.ups.com.tr

ben ingiltere'ye aps ile evrak yollamistim, 33 tl tutmustu, cuma gondermistim, sonraki carsamba almislardi belgeleri. ptt iyi o bakimdan, henuz pisman olmadim.

o tür ilanlar herkese geliyor, ilanın sana gelmesi demek sana (gerçekten)iş teklifi edildiği anlamına gelmiyor. bi anlamda kim işsiz kim çalışır ve piyasa nedir hakkında kamuoyu yoklaması.

cv toplama

dus al, kurulanmadan bi salondan bi arka balkondan cam ac. ciplak bekle. tamamdir. bunlari yaparken o gun pek adam gibi yemek yememis olmak arti puan.

bence bi psikiyatra falan görün.. insan niye hasta olmak ister ki azizim??

hasta numarası yap bünyeyi boşa harab etme.

grip aşısı ol.

Hasta olan biriyle sevis. Tobe tobe, kendine gel yahu...

Yakınlarınızda çok kalabalık bir iş/alışveriş merkezi bulun, en kalabalık asansörünün butonunu yalayın. Daha hızlı hiçbir şekilde hastalanamazsınız. Ama gribin yanında aids'di kırım kongoydu topluca kapabilirsiniz.

istanbuldaysan beşiktaş'ta otobüs duraklarının yanındaki çeşmenin altına kafayı koy bi güzel ıslat, sonra da kadıköy vapuruna bin, dışarıda otur.

bu bahsedilen bütün öneriler menenjit, zature vs. gibi ciddi hastalıklara yol açabilir. o "bi sebep"ten dolayı böyle işlere kalkışma derim. yoksa nalları diker, yaptığın işte hakı bokunu karşılamaz afedersin.

immün sistemi baskılayan ilaçlar kullanın. Bağışıklık sistemini iflas ettirin. Sonra görürsünüz domuz gibi bünyeyi. Gripten taraf değiştirmeyin de...

çok yor kendini, bi iki gun uykusuz kal, bi aksam da yatarken pencereyi ac, ustunu de ortme, yine az uyu, salgin da varsa garanti hasta olursun.

şu anda acayip nezleyim, dişiyseniz 1 kere öpebilirim. bulaştı bulaştı bulaşmadı düşünürüz bir şeyler.

navicat programı çok rahatlıkla yapıyor. hım bi de phpmyadmin var ama ben navicat derim

forums.mysql.com

WD!

geçen data zirvesi yapıldı. oradaki her 100 harddisk'in 80'i wd idi. bilginize... :)

gecen ay icinde garantisi biten WD external disk'im garanti biter bitmez bozuldu. zamaninda efendisiz'in de basina gelmisti oyle bir sey, beni de yakti WD. evde yatiyor kara tugla olarak su an. en kisa zamanda para toplayip seagate almayi dusunuyorum, tavsiye ederim. (baya kullanan arkadasim var, olumsuz yorum duymadim hic)

5 tane ölü internal hard disk var elimde; 4'ü WD.
ayrıca bu garantisi biter bitmez bozuldu hikayesini çok kaynaktan duydum WD'de.

kusura bakmayın ama seagate tabi.

ikisi de değil, seagate.

vallabenim WD'm 1-2 kere yere düşmesine ve garantisi bitmesine rağmen tıkır tıkır çalışıyor. yanına 1tb bir WD daha aldım şimdi sevgili modunda takılıyolar yanyana. ben WD derim.

üç harddisk babası olarak, seagate.

toshiba 1 tb lıkda kullanılan sistemle wd kullanılan sistemin aynı oldugunu düşünürsek fiyatı iyi olanı al derim.

çok sonra gelen cevap : tecrübe ile sabit ikisinide alma.

alt yazılı olanının linklerini mesaj attım, başka isteyen varsa ona da atabilirim.

rss takipçisi isen neden operada ısrarcısın? tray icon'da çalışan çok güzel rss reader'lar var. bence onları dene derim. illa browserda kullanmak istersen google reader şukeladır.

rss bandit kullanıyorum gayette memnunum.

her hangi bir rss de mi çöküyor yoksa özellikle bir rss feed var o mu çökertiyor.
email için de kullanıyor musun operayı.

@roadrunner bir Opera kullanıcısı Opera içinde herşeyi barındırdığı için Opera kullanır. Lütfen böyle konuşmayın efendim:)

@köfteburger genelde 2 veya daha fazla bildirim geldiğinde aynı anda çöküyor.

storageın ayarlı olduğu diske (opera:about sayfasında Mail directory yazan yer)chkdsk yapmayı dene.

(bkz: vimeo)
(bkz: hulu)

extract files / general / miscellaneous da "keep broken files" ı seçerek bir deneyin, belki işinizi görür.

internetten biraz araştırırsan, rar fixer programlar ile çözüm bulabilirsin.

bende merak ediyorum bu sorunun cevabını. ayrıca tahmini fiyatta belirtilirse güzel olur.

Akmar'dan Rexx sinemasına doğru yukarı çıkarken yol üzerinde birkaç tane baskılı tişört satan dükkan var. Kaliteleri güzel, akmar'daki gibi değil, depeche mode da vardır herhalde.

(bkz: atlas pasajı)

hiko seijuro'nun dediği yeri biliyorum, hatırladım. evet var orada. aldığım zaman kalitesi ve fiyatı hakkında bilgiyi aktaracağım.

google'da aratınca ilk sıradaki link.

---

ESRARLAR KALESİ

Orjinal Adı: DUNGEON MASTER
Yönetmen: ROSEMARIE TURKO
Oyuncular: JEFFREY BYRON, RICHARD MOLL
Türü: BİLİM KURGU

www.turvak.com

her yerde döviz bürosuvar oralardan bozdurabilirsin. gittiğin yer sorun çıkartırlarsa al parayı başka bir yere git orası bozdurur.

herhangi bir bankada bozdurmanı tavsiye ederim en azından eski seri banknotları bildiklerinden bu sahte diye denyoluk yapmazlar. ayrıca bu amerikan gavurları hiçbir banknotlarını tedavülden kaldırmadıkları için böbürlenip dururlar(helal olsundur), para istersen 1850 basımı olsun paşa paşa bozucaklar.

amerikan dolarının bir özelliği de hiçbir zaman eskimemesi/tedavülden kalkmamasıdır. en düşük 1930 tarihli dolarların tl'ye çevrildiğine birçok kez şahit oldum.

yalnız doları eski/yıpranmış görürse almama hakkı vardır döviz bürolarının. bankadaki gişe elemanı da başına bela almamak için bozmak istemeyebilir ama bankaya ısrar ederseniz ne olur bilemiyorum.

bir de daha önce bir soruda yazmıştım sahte dahi olsa döviz bürosu elemanının parayı delme yetkisi yoktur. en fazla polise teslim edebilir sahte parayı. gerçek parayı delmeye kalkana ise bir plaket yapıp göndermek lazım.

yurt dışında üni. okumak için gerekli şartları az yada çok biliyorum. benim sorum başka konularla olacak.

1- orada okumak için gerekli finansman kaynağı ne olmalıdır? yani ben bilgisayar müh. yada elektrik müh. okumak istersem bir yılda ortalama kaç sterlin harcamam gerekir. (okul, yatıcak yer, yemek, vs.)

2- ingiltere'deki iyi üni. diyebileceğimiz gittiğimize deyebilecek üni. hangileri.(türkiyede iyi diyebilmek için sadece adı kriter olduğundan) örn; sen hangisine gidiyorsun ve memnunmusun?

3- yurtdışına gittiğimde açıkcası sadece üni. okuyup gelmek istemem ayrıca hem arkadaş hem de iş çevresi edinmek gerek düşüncesindeyim. bunu sağlayabileceğim açık görüşlü insanların bulunduğu hangi üniversiteler? (soru saçma gelebilir ama seattle'da yaşayan amerikalı arkadaşım bizim üni.'de çok ırkçılık var, sadece okumak için gelsen bile rahatsız olucağın derecede yabancılar için kötü bir okul bizimkisi demişti. kendisi flipin asıllı olduğu için çok rahatsızdı.)

şimdiden teşekkürler.

sinema tv okuyorum. ama ileride yurtdışında çalışmak istiyorum.. ve master yapmak da istiyorum. kesinlikle uygulamalı bir şeyler üzerinde yapmak istiyorum master'ımı.. nasıl imkanlar ve şanslar yakalayabilirim orada?

kralice'yi taniyor musun?? (amerika'da ingiliz'lere sorulan fiks sorudur :))

bu adamlar gerçekten bu kadar soğuk mu?

ingiliz usulu lavabolar icin kotu diyorlar. gercekten oyle mi?

tam bir cevap değil ama masabaşı iş diyorsan PLC kelimesini çıkarmalısın.

Pano montajı, bakımı bana masa başı iş gibi gelir, öyle söyleyeyim (:

@kimlanbu
PLC sadece pano montajı demek değil. yeri geldiğinde yerinde montaj yapıp programı da orada yazman gerekiyor ve bu işlem gördüğüm kadarıyla otomasyon ar-ge'si yapan şirketlerde bile yaygın. ayrıca bunun hem donanım hemde yazılım tarafında bakımı varki sorma gitsin. ayrıca önemli olan ofiste çalışmak değil, doğru iş yerinde çalışmak diye düşünüyorum. umarım aradığın işi kısa zamanda bulursun.

banka ile paypal arasında bi problem olmuştur para transferi için, daha sonra tekrar denersen sorun çözülür kanaatindeyim. yok olmadı sorun devam ederse paypal'e durumunu anlatan bi mail atıp nedenini sorabilirsin. eğer sorun senin bankandan oluyorsa bankaya danışırsın.

son kullanma tarihi gelmemişse, sonra deneyin düzelir...

en.wikipedia.org buradan ihtiyaçların doğrultusunda ideal WYSIWYG editor bulabilirsin. ayrıca open source olarakta kompozer var, sanırım o da işini görür.

kompozer;
sourceforge.net

Eğer açık kaynak aramıyorsan -ki açıkça belirtmişsin benimki de laf işte-bluevoda website builder candır.